Bugün 1 Haziran 2020, Türkiye’de “Normalleşme Günü”. Günün anlam ve önemi; sokaklarda, caddelerde, trafikte, güzellik salonlarında, kafelerde, AVM’lerde binlerce kişinin katılımıyla, özel etkinliklerle kutlandı.
Bir-iki sene sonra haberlerde, spikerlerimizden bu cümleye benzer bir kutlama cümlesi duymamamız pek de zor değil. Dünyanın nasıl zor günlerden geçtiğini, herkesin evlere tıkanıp kaldığını, caddelerin, kafelerin, AVM’lerin bomboş olduğunu anlatırken; kuşların daha özgür ötebildiğinden, doğanın kendisini çok hızlı bir şekilde yenileyebildiğinden, İstanbul gibi bir büyükşehirde çevre kirliliğinin son 30 yılın en iyi değerlerinde olduğundan, sahillerde yunus balıklarının cirit attığından da bahsedecekler mi acaba?! Bugün büyük gün çünkü, normalleşiyoruz!
Normal olan nedir? Sabah güneş bile doğmadan sıcacık yatağında yatan bir bebeği kaldırıp kreşe ya da anneanne-babaannesinin evine bırakmak mı? Yoksa sadece Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçmek için iki saat arabada trafikte beklemek mi? Hatta üstüne bolca egzoz ve kurşun sinmiş bir simitle kahvaltı etmek mi? Yoksa lüks plazalarımızda, gün boyu klimalı ortamlarda oturup “yazı çok özledim” demek mi? Ya da bindiğimiz takside klima yoksa söylenmek, hatta o taksiye binmemek mi? Doğru doğarken de klimayla doğuyoruz, o detayı atlamışım! Evde etiketi bile üstünden daha çıkmamış kazaklarımız, gömleklerimiz, pantolonlarımız beklerken biz saatlerimizi AVM’lerde geçirerek kullanmadığımız onca kılık kıyafetin yanına onlarcasını daha almak, ne kadar normal bir iş? Peki ya önümüzü-arkamızı-sağımızı-solumuzu kaplayan yüksek yüksek binalar, plazalar, AVM’ler için bir sürü alan bulunabilirken, yoktan var edilirken, biz evlerimizde küçücük bir çicek yetiştirebilelim, toprağa dokunabilelim diye didinmek mi normal? Ya da bu koca inşaatların arasında küçücük bir park bulduğumuzda dünyaların bizim olması mı normal?!
Bunlar normalse, o zaman ben “normalleşmek” istemiyorum! Ben insan olduğumun farkına varmak ve idrak etmek istiyorum. Yaşadıklarımın nedenini, niçinini anlamak; bana ne göstermek istediğini içselleştirmek istiyorum. Bana verilen aklı, bu dünyayı daha güzel, daha sağlıklı, daha mutlu, daha huzurlu, daha sevgi dolu, daha insancıl bir yer haline getirmek istiyorum. Ben “normalleşmek” istemiyorum! Dışarı her adım atamadığımda evde neden kalmak zorunda olduğumu, otobüse minibüse gönül rahatlığıyla binemediğimde “ben bu dünyaya ne yaptım da bu hale geldi”yi sorgulamak istiyorum. Bir kafeden sandviç almayı düşünürkenki tedirginliğimle “dünya bana göstermek istiyor” onu anlamak istiyorum! Ben normalleşmek istemiyorum; ben olgunlaşmak, anlamak, idrak etmek, iyileşmek istiyorum…