“Hastalıklar Öğretmen’dir”

Dünyada şu anda yaşayan herkes, 7’sinden 77’sine, tüm dünya vatandaşları, kendileri için önemli dönemlere tanık oldular; yakınlarını kaybettiler. Savaşlar, depremler, afetler, salgınlar… Ve bunların her biri yeni başlangıçlara gebe oldu; ilk başlarda yadırgadığımız, sevmediğimiz olguları getirdi belki beraberinde; ancak sonrasında bizim oldu ve “iyi ki olmuş” dedik. 

Sanırım şu anda da böyle bir dönemden geçiyoruz. Yeni bir salgın; tanımadığımız bir virüs bizi evlerimize kapadı, nefes almaya korkar bıraktı. Çocuğumuzu, eşimizi, sevdiklerimizi bırakın öpmeyi, sarılmayı dokunmayı engelledi. Belki de bizim “neslin” hiç yaşamadığı duyguları, korkuları, endişeleri beraberinde getirdi. Neden? Bize ne anlatmak, ne öğretmek istiyor? Neye evrilmemizi istiyor? 

Çin Tıbbı’nın çok sevdiğim bir görüşü vardır. “Hastalıklar Öğretmen’dir” der. Bunu öğrendiğimden beri, her hastalığıma; bu bir nezle de olsa; bu şekilde yaklaşırım. Bana neden, ne öğretmeye geldin, nerede hata yapıyorum, yaptım ve sen bana “ilaç olmaya geldin” diye sorgularım. Ve o da bana cevap verir. Anlar, idrak eder ve gerekli düzeltmeleri yaparsam o da bana “güle güle” der ve gider. Beraber helalleşiriz ve ona teşekkür ederim. 

Okuyunca insana komik geliyor; hastalık, hastalıktır. İnsanı yatağa düşürür, sevdiklerinden uzaklaştırır, seni ağrılar-sızılar içinde bırakır, hayatını alt üst eder; hatta öldürür! Bunun öğretmenliği mi olur, bana nasıl yol gösterecekmiş diyor insan. Oysa hayatımızın her anında sürekli belli olumsuzluklarla yaşar ve onların sonrasında ortaya çıkan olaya hayretle bakar ve “iyi ki böyle olmuş deriz!” “Olan Güzeldir!”

Hayatımda Olan Güzel’dir, dediğim zamanlardan biri; yolunu yordamını bilmediğin, dünyanın dibinde, her şeyden, herkesten uzakta. Türkiye’de sevdiklerinle bayram telaşını yaşarken bir anda kendini Avustralya uçağında bulmak… Avustralya’da yaşarken, bir gün bir kitabevine gittim. Kitapları karıştırırken, bir tane dünya haritası buldum. Benim şu saate kadar gördüklerimden oldukça farklı bir dünya haritası. Avustralya kıtası sayfanın yukarısında, Kuzey Amerika, Rusya, Avrupa…sayfanın alt tarafındaydı. Yani tamamen altı üstüne geçmiş bir haritaydı. Ama bana göre! Benim bakış açıma, benim öğretilerime, öğrendiklerime göre… İşte hayatımızdaki her şey bir bakış açısından ibaret değil mi? Bizi var eden, her şeyimiz, hayatımız dediğimiz her şey… Peki ya bu bakış açısı değişse? “Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmadığını?”

İşte bu üç düstur, her dara düştüğümde bana ışık tutar, yol gösterir, beni evirir, çevirir ve tekamül ettirir. Yukarıda üç ayrı paragrafta anlatmaya çalıştığım olgular, birbirinden farklı da görünse aslında birbirini tamamlayan, bütünleyen olgulardır. Hepsi birbirinin içinde, hepsi birbirine yol. 

Hadi gelin beraber, bakış açımızı değiştirelim! Bu ölümcül virüsü, kaçılacak, korkulacak bir hastalık olarak görmek yerine onu dünyamıza neler göstermek için geldiğini görelim; bize öğretmenlik yapsın; bize yol göstermesine izin verelim. O zaman belki, alt üst olan hayatımızın altının üstünden daha güzel olduğunu idrak edebiliriz…